“Kara Kıtanın Beyaz Çocukları” Sergisi İKÜSAG’da Açıldı

İstanbul Kültür Üniversitesi Sanat Galerisi (İKÜSAG), 2019-2020 sanat sezonunun dördüncü sergisinde, “Kara Kıtanın Beyaz Çocukları” adlı sergisiyle foto muhabir Bünyamin Aygün’ü ağırlıyor. Tanzanya’da Vudu büyücülerinden kurtulan albinoların portrelerinin yer aldığı fotoğraf sergisi, 12 Şubat Çarşamba günü Ataköy yerleşkemizde gerçekleştirilen açılış kokteyli ile sanatseverlerin beğenisine sunuldu.

11 Mart’a kadar devam edecek serginin açılış törenine İKÜ Rektörü Prof. Dr. Erhan Güzel, İKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nihal Sarıer ve Bahçelievler Belediye Başkanı Dr. Hakan Bahadır’ın yanı sıra İKÜ akademik-idari personeli ve öğrenciler katıldı.

Prof. Dr. Erhan GüzelSerginin açılış konuşmasını yapan Rektörümüz Prof. Dr. Erhan Güzel, “Dünyanın pek çok yerinde hala ten rengi nedeniyle ayrımcılığa maruz kalan insanlar var. Bütün bunları ‘Kara Kıtanın Beyaz Çocukları’ başlığı altında bize tekrar hatırlattığı için Bünyamin Bey’e teşekkür ederiz. Biz bu değerli eserleri üniversitemizde misafir ettiğimiz için gurur duyuyoruz. Umarım bundan sonra bu sorunların yaşanmamasını diliyoruz ve sergi için emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı. 

Sergiye katılan Bahçelievler Belediye Başkanı Dr. Hakan Bahadır da, fotoğrafların önemli bir soruna farkındalık yarattığına dikkati çekerek, “İnsan DNA’sında küçük bir değişiklik nelere kadir. Bu yöndeki sanatsal faaliyetlerin desteklenmesi önemli” dedi.


“Tanzanya’da büyük bir dram yaşanıyor”

2014 yılında Tanzanya’nın yolunu tutan Bünyamin Aygün, bu sergiyi albinoların dramını tüm dünyaya duyurmak kaygısıyla açtığını söyledi. Tanzanya’da albino olarak dünyaya gelen çocukların lanetlendiğini belirten Aygün, “Albinoların insan olmadığına, şeytan olduklarına inanılıyor. Bu lanetlenmenin sonucunda da hem aileler hem de çocuklar dışlanıyorlar. Çocuklar büyüyünce tecavüze uğruyorlar, şeytan ilan ediliyor, en sonunda da öldürülüyorlar. Tanzanya gibi ülkelerde Vudu büyüsü çok yaygındır. Büyücüye gidenler ‘zengin olmak’ ya da ‘çocuk sahibi olmak istiyorum’ gibi isteklerde bulunuyor. Büyücüler de şifa karşılığında albino kolu, albino kafa derisi gibi şartlar öne sürüyor. AİDS olanlara da bir albino ile cinsel ilişkiye girilmesi söyleniyor. Dolayısıyla çok büyük bir dram yaşanıyor” dedi.

“Albinolar, Afrika gibi ülkelerde çok belirgin oluyorlar”Bünyamin Aygün

Aygün aynı zamanda, “Ben orada albinoların bu dramına şahitlik edene kadar dünyada böyle bir hastalığın varlığından haberim yoktu. Çünkü aramızda albinolar var ama ten renkleri üç aşağı beş yukarı bizim gibi. Ya ten renginden anlarsınız ya da bakışlarda odaklanma sorunu yaşıyorlar. Sadece bu iki sorunla anlaşılabilir. Başka türlü bu hastalığı anlayabilmek mümkün değil. Fakat Afrika’da tamamı siyah olan bir yerde çok belirgin oluyorlar. Kara kıtanın beyaz çocukları, dememizin sebebi de bu” ifadelerini kullandı.

“Hayatımın en rahat fotoğraf çalışmasıydı”

Genellikle hasta olduğunu düşünen insanların veya mağdur durumda olanların fotoğrafı çekildiğinde bir tepki ya da reaksiyonla karşılaşıldığını söyleyen Aygün, “Bu insanlar genellikle duygu sömürüsü yapacağınızı düşünürler. Ne yapacağınızı bilmezler ve maalesef genelde de böyle olur. Fakat albino olan, özellikle Afrikalı çocukların ve Afrikalı insanların bakış açısı o kadar sıcak, o kadar candandı ki bunu ancak fotoğraflarla anlatabilirdim. Hepsi çok saf ve kötülük bilmiyorlar. Bu hastalığın temelinde kötülük yapma, karşı tarafı üzme ya da zarar verme gibi bir duygu yok. O yüzden hayatımın en rahat fotoğraf çalışması diyebilirim” şeklinde konuştu.

Daha önce “Sınırdaki İnsanlar” sergisi ile mülteci sorununa dikkat çeken Aygün, bu kez “Kara Kıtanın Beyaz Çocukları” konulu seçkisiyle Tanzanya ve bazı Orta Afrika ülkelerinde büyü için öldürülen ya da el ve ayakları kesilerek Vudu büyücülerine satılan albinoların dramını karelerine yansıttı. Güneşin ölümcül etkisinden de korunmak zorunda olan albinoların yaşam mücadelesine yakından tanıklık eden sanatçının 30 fotoğrafının yer aldığı sergi, 11 Mart Çarşamba gününe kadar ziyaret edilebilecek.

BÜNYAMİN AYGÜN KİMDİR?

Meslek hayatına, Günaydın ve Hürriyet gazetelerinde muhabirlik yaparak başlayan Bünyamin Aygün, 2003 yılından bu yana Milliyet gazetesinde foto muhabiri olarak görev yapıyor. Milliyet Gazetesi fotoğraf servisi müdürlüğünü de yürüten Aygün, bugüne kadar ABD'nin Irak operasyonu, Filistin intifadası, Suriye iç savaşı, İsrail'in Gazze bombardımanı, Mısır darbesi gibi savaşların yanı sıra birçok toplumsal olay ve afette görev aldı.

2013 yılında haber için gittiği Suriye'de IŞİD tarafından kaçırılarak 40 gün esir alınan deneyimli gazeteci, yaşadıklarını 'IŞİD'in elinde 40 gün' adlı anı kitabında topladı. 'Işığa Tutunmak', 'Gümüşhane', 'Türkiye'nin Çatıları', 'Kül', ve 'Sessiz Devin Kalesi' gibi toplam 11 kitabı bulunan Aygün'ün, Sedat Simavi Yılın Gazetecisi Ödülü, Abdi İpekçi Gazetecilik Cesaret Ödülü ile Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği tarafından, haber ve haber fotoğrafı dallarında verilen ödüllerde de pek çok birinciliği bulunuyor.


Son Güncelleme Tarihi: Sa, 02/18/2020 - 10:52